ÇOCUKLARIMIZ YARIŞ ATI DEĞİL

04.06.2024 - Salı 09:54

ÇOCUKLARIMIZ YARIŞ ATI DEĞİL 

Çocuklar geleceğimizdir. Hayata ilişkin bütün ümitlerimizi onların üzerine kurarız. Hatta kendimiz isteyip de başaramadıklarımızın çoğunu onlardan bekleriz. Çoğu zaman da onların birer çocuk olduğunu bile unuturuz, onlardan biz büyüklere özgü davranışların umudu içinde oluruz. Ruh ve kapasitelerinin, fizikî güçlerinin, zeka seviyelerinin beklentilerimizi karşılayıp karşılayamayacağını düşünmeden çoğu zaman kasisli bir şekilde göz ardı ederiz.

Kuşkusuz ki böylesine davranışlar gerçekleri görmezlikten gelmek, onların geleceğini boşa harcamak anlamına da gelir. Çünkü onlara çoğu zaman hiç kaldıramayacakları bir çok işleri yüklemekteyiz. Böylelikle onlar, renkli ve oldukça büyük beklentilerimiz altında ezildikçe ezilirler.Hani bir de biz çocukken, diye başlayan mazi faslını açtığımızda, çocuklarımızla olan diyalogumuz her geçen gün gittikçe zayıflar ve bir gün bir bakarsınız kopma durumuna gelmiş.

Kuşkusuz biz de çocuktuk. Bizim de çevremizde ailemiz, arkadaşlarımız, okulda öğretmenlerimiz vardı. Elbette bizimde onlarla farklı şekilde ilişkilerimiz, diyaloglarımız oldu. Fakat anılarımızı yokladığımızda kendilerinden çok şey bekleyip te yarışa soktuğumuz, her türlü imkanlarımızı seferber ettiğimiz çocuklarımızın aslında bizim kadar şanslı olmadığının da farkına varıyoruz. Konum ve ekonomik olarak biz belki okumak için fazla kitap bulamadık, kimi zaman cep harçlıklarımızla kitap kiralayan, eski kitapları satan kaldırım kitapçılarının başının etini yer hiç rahat bırakmaz, bulduğumuz, edindiğimiz kitapların canına okurduk. Çoğu zaman aynı kitabı, kitap yokluğu yüzünden defalarca okuduğumuz da olmuştur.

Şimdi ise her evde küçükte olsa bir kitaplık var. Ne yazık ki, çocuklar yüzlerini dönüp o kitaplara bakmıyorlar bile. Kim bilir, belki de onlar haklı. Çünkü okumak, bilgili olmak eskisi kadar para etmiyor artık.

Öte yandan, bizlerin çocukluk döneminde kalabalık aile bireylerinin yaşadığı evlerimizde yaşlı teyzelerimiz, halalarımız, yengelerimiz, dedelerimiz, amcalarımız vardı. Üstelik pek çok evlerde elektriğin olmadığı zamanlarda, akşamları sobanın başına çevrelenir, büyüklerimiz tarafından anlatılan masalları, hikayeleri coşkuyla dinlerdik.

Şimdi ise pek çok âlimin deyimiyle akşamlarda "Çağın putu" akıllı telefonlar egemen oldu akşamlara... İnsanlar onun karşısına geçip saygı duruşunda gibi saatlerce ağızlarını açarak ona bakıyorlar. Çocukların payına ise en çok "sus, konuşma" “git dersini çalış” dersin yoksa git yat” ihtarları, azarlamaları düşüyor. Ne onların ruh dünyalarıyla ilgilenen, ne de onlara masal, hikaye anlatıp onlarla ilgilenen büyükler var. Varsa yoksa bir televizyon zilleti. Ne zamanki kar yağacak, hayat felce uğrayacak, elektrikler kesilecek, her kes eve kapanacak, işte o zaman başlıyor çocukların mutlulukla dinlediği masalların saadet dönemi.

Şimdi okulların başladığı bu günlerde herkesin çocuklarından en büyük başarıyı bekleyip her türlü imkânlarını seferber ettiği yarışma dönemi. Çocuğun yeteneği, ruhsal durumu hiçbir büyüğün umurunda değil, Dilerim yarış atları gibi çocuklarımızın seyisi olmadan bir öğrenim dönemini sağ salim başlar bitiririz. Çocuklar bizim çocuklarımız, geleceğimiz, yarınlarımız, umutlarımız... Her türlü fedakârlığı yaptığımız küçük insanlar, insancıklar. Unutmayın önemli olan bizim değil onların umutları.

Çocuklarımız birer yarış atı değil!

YORUM YAZ
MUDANYA HAVA DURUMU
bosalan1
BURSA HABERLERİ
Mudanya nöbetçi eczaneleri